30 Mayıs 2012 Çarşamba

Merhaba, Cannes Film Festivali'nden bildiriyorum!!




Cannes: Festival turizmi nedirin örneği!

Her yer aşırı kalabalık, aşırı canlı, her milletten gazeteci var insanların çocuğunun boynunda press kartları, her milletten turist var ve de Paris Moda Haftası sırasında millet nasıl aşırı şık ve tarz idiyse, burada da herkes bi ayrı özenli, havalı havalı yürüyor sokaklarda. Her köşe başından bir ünlü çıkabilir havasında -ki çıkıyor da! Ama bunu daha sonra anlatacağım, hem heyecan olsun :)

Öncelikle dediğim gibi herkes aşırı şık! Basınla festivalle alakası olmayan normal gezmeye gelen insanlar bile (ki artık Avrupa'nın mı Fransa'nın mı dünyanın mı bilemeyeceğim ama zengin ve üst kesimden festival nedeniyle Cannes'a gelen çok insan varmış) çok stil, tarz, özenli vs. hatta az sonra galaya girseler, kırmızı halıda salınsalar olur; kimse fark etmez bile.


Cannes da zaten zenginlere oldukça hitap ediyor; mesela deniz kenarındaki uzuuun cadde Boulevard de la Croisette'te zaten sıra sıra en lüks markalar var, ne ararsanız ama! Ben mesela daha önce hiç Vertu mağazası görmemiştim, ilk burada gördüm. D&G, Prada, Cavalli vs vs. yani siz içinizden devamını getirin onlar var zaten orada.
Aynı caddede bir sürü brasserie ve restaurant da var ve en uygun fiyatlısı bile yine de pek uygun kalmıyor. Mesela en uygunlarında bile ana yemekler 20 euro'dan başlıyor. Buradaki kafelerde ünlü isimleri yakalayabilirsiniz ;)


Deniz kenarı kısmına geçerseniz plajın yanında beach clublar var. Mesela meşhur Nikki Beach gibi, yine baya meşhur olan Baoli gibi. Buralarda festival zamanı hep özel partiler olmuş, kapıda güvenlik kuş uçurtmuyordu. Bu mekanlar tam bizim Türkbükü beachleri tarzında ama bir tık daha üstü, baya high society.

Vee geleyim asıl bombalara, hani yazının başında azzzz sonra yapmıştım işte geliyor!! Croisette'te yürürken sıradan bir apartmandan Alec Baldwin çıkıverdi!! Ben anlamadım başta çünkü saçlarını boyatmış ama cidden oydu! Uzun süre eblek eblek algılamak için baktım, adam gülümseyip poz verdi fotoğrafa! "Can we take a photo" diye sormayı da ihmal etmedim tabii ama "Sorry, I am already late for a screening but thank you" dedi ve gitti Alec Baldwin. Valla hiç böyle bir cevap vermesini beklemiyordum haha.


Alec Baldwin!

Alec Baldwin kameraya gülümserken! :) Bi de gayet sıradan bi apartmandan çıktı hiç beklemiyorduk.

Sanırım bir de Bradley Cooper'ı gördük, fotoğrafları incelerken fark ettim ama emin olamıyorum. Ama sanki bu ünlü biri...

sanırım Bradley Cooper

Birkaç dakika sonra da ikinci şok geldi zaten:  Alec Baldwin'le foto çekilemeyip yürümeye devam ederken karşımıza Grey's Anatomy'deki Dr.  Sloan yani Eric Dane çıktı! "Can we take a photo" bu sefer olumlu sonuçlandı ve adam aşırı sıcakkanlıydı. Şöyle bir diyalog yaşandı: hiç beklemezken "What's your name" diye sordu "I'm bıdı bıdı" falan "Nice to meet you and I'm Eric" ?? Sonra işte neredensiniz, Türkiye mi aa Istanbul mu yoksa ne güzel falan.. O da az önce Nice'e inmiş havaalanından gelmiş otele yerleşmiş keşfe çıkmış falan böyle bir muhabbet! "Have a nice day" deyip ayrıldık hah adamın yolda kendisini durdurup foto çektiren iki kişiyle böyle durup muhabbet etmesini beklemezdim valla şaşırdım. (Grey's Anatomy'yi de bu adamın çıktığı sezona kadar izlemiştim sanırım, bari devam edeyim de bu adamla foto çektirmem anlamlansın :P)

Eric Dane ile!
 Bu arada bu da blogdaki ilk kendi fotoğrafım oldu ama en paçoz halimle oldu hahah o gün aşırı yağmur yağmıştı ki fotolar da belli ediyor zaten :) (Bu arada bu fotoğrafların kenarında BuBöyleymiş falan diye tag mi koysaydım valla kimse almasın, tüm hakları saklıdır!) (Saklı olmasa da ayıp, yapmayın hah)


Festivalin kendisine gelirseek

Gün boyu screeningler var, deniz kenarındaki Palais des Congres'de (Kongre Sarayı) yapılıyor bunlar. Kırmızı halı var, yol kapanmış durumda polis tarafından kontrol var. Kırmızı halının ve kongre sarayının karşısındaki yolun bir kenarı seyircilere ayrılmış, polis denetliyor. Oralara merdivenler, sandalyeler konmuş, millet birbirini ite kaka, üstüne basa çıka iki ünlü göreceğim fotolayacağım diye kendini helak ediyor.

Palais des Congres

Aşırı polis önlemi vardı.




Tam orayı kapıyorlardı biz geçerken, ne oluyor anlamadık da girelim bari dedik, henüz baya vardı olayın başlamasına baydık çıktık. Etrafta dolandık falan, sonra geri giriverdik bi şekilde ve kırmızı halı başlamıştı. Aman Tanrım ne izdiham! Millet çığlıklar içinde! Sean Penn geliyor, "Sean Penn heey gelseneee poz veeer kameraya baak ölümü ye ki bak" falan gibi çığlıklar, olaylar... Hep böyle kırmızı halıları izlerken demişimdir içimden bu insanlar niye burada saatlerce bekler diye. Valla saatlerce olmasa da biz de bi yarım saat bekledik sanırım orada, oraya gidince bekleniyormuş saçması maçması kalmıyormuş onu gördüm :D



kırmızı halı



Kırmızı halı bu arada baya kısaymış Cannes'da, görünce şok oldum. O sıradaki screeningde de Helena Bonham Carter, Daniel Radcliff, Sean Penn falan vardı. Daniel Radcliff'in kafası uzaklardan da olsa mevcut fotolarda haha buyrun:

Fotonun ortasındaki kafa Daniel Radcliff'e ait, evet.
Kongre Sarayı'nın hemen sağında, arkasında ve sol tarafını kuşatan taraflarda da international standlar var, her ülkenin kendi çadırı var işte. Valla oraya sızmak çok istedim, baya da uğraştım ama olmadı. Ah bi Fatih Akın'ı (filminin screeningi vardı o gün) ya da nereden bileyim herhangi birini görsek süper olurdu.
(Bu arada kongre sarayının çevresinde resmi souvenir shoplar var ve souvenir shop'ta cıcığı çıkmış resmen festivalin, kupadan deftere şekerinden çantasına her şeye Cannes Festivali yazıları eklenivermiş.)

İnsanlar çıldırmış gibi ünlüleri takipliyorlar bu arada, hotellerin önünde bekleyen gruplar var hani olur da ünlü biri çıkarsa fotoğraflayalım diye. Kongre sarayının önünde de içeri girmek için bilet bulma amaçlı, "bilet verir misiniz", "şu şu filme girmek istiyorum, bilet plz" tarzı yazılar yazayan pankartlarla saatlerce bekleyen insanlar var. Hem de bizim olduğumuz gün baya bir yağmur da yağıyordu ama yılmamışlardı. Sanırım bir şekilde buluyorlar da, şemsiyesi kırılmış bir kız vardı bi süre sonra kayboldu ortalıktan, sanırım girmeyi başardı içeri.


Yine az ileride sahne kurulmuştu, bir Fransız tv şovu vardı ve baya bir olaydı sanırım önünde sıralar oluşmuş, millet her gelen ünlüyle deliye dönüyordu. Biri geldi mi gelmedi mi kalabalıktan görmek zor olsa da anında oluşan çığlıklarla zaten anlıyorsunuz. Ben de atladım valla belki ünlü birilerini görürüm diye haha ama şansıma Rita Ora diye bi R&B şarkıcısından başkasını göremedim orada. Neyse Rita Ora'yı yakından görme şerefine erdim yine de, hem kimmiş onu öğrendim :P Bi de fotoğrafladım tabii, buyrun: Belki tanıyan çıkar, merak ediyorum tanıyan var mıdır :)

Rita Ora

Peki ne düşünüyorum dersek

Valla çok ilginç bir ortam. Aslında var ya size bi şey söyleyeyim mi, ben çok bayılmadım. Ben ki ödül törenlerini severim, ünlüleri severim ama böyle bi garip geldi bu ortam. İnsanların kendini oradan oraya atması, o ünlülere bu kadar anlam yüklenmesi falan... Gerçi sen de gidince bir bakıma aynı şeyi yapıyorsun, biz de kırmızı halının karşısında bekledik, ünlü bir iki isim görünce heyecanlanıp fotoğraf çektirdik ama tabii bunun kitlesel bir şekilde yaşanması sanırım bu durumu garip yapıyor. İnsanın kendini insignificant bi yere koyması garip geldi belki de. Neden hoşlaşamadım düşündüm düşündüm bulamadım valla.

Peki tarihi yerleri nasıl, Cannes nasıl bir şehir diye sorarsanız; o da Cannes'ın kendi yazısına kalsın, bu festival kısmı oldu :)

Bu da galeri kısmı: 

bir İtalyan ünlüsü


baya lüks araba var


Rita Ora, uzaktan



ulaşım sponsoru: Renault ve araçlar %100 elektrikle çalışıyor

şık insanlar her yerde (gerçi bunlar screeninge yetişiyor)

international village'dan


screening insanları


ünlü spot ediyor musunuz?

bunlar da ünlü sanırım da kim çıkaramadım?












Sacha Baron Cohen'ın yeni filmi "The Dictator" için

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder